Epistemoloji ve Ontoloji
Epistemoloji bilginin bilinmesini amaçlar. Ama bilmek için herşeyden önce bilmenin ne olduğunun bilinmesi gerektiği, bilmek için bir bilgikuramının gerekli olduğu düşüncesi idiotlara özgüdür. Bilmeden önce bilenler onlardır. Bilmeden önce bir bilgikuramı yapacak olanlar onlardır.
Anlak (ki derin-düşünme, üzerine düşünme, sıradan bilinç, doğal bilinç gibi sözcükler ile de anlattığımız düşünme yolumuz budur) tekil düşüncelerde ilerler.
Epistemoloji 'bildiğimizi (= var olanı) nasıl biliriz' sorusu ile ilgilenir.
Ontoloji 'var olan (= bilinen) nasıl vardır' sorusu ile ilgilenir.
Epistemoloji ve Ontoloji ayrımı analitik düşüncemizin bir soyutlamasıdır: Kavram, Varlıktan ayrı olduğu sanıldığında, olmayan Kavramdır — ve olmayan ise düşünülemeyendir. Varlık, Kavramdan ayrı olduğu sanıldığında, düşünülemeyen Varlıktır — ve düşünülemeyen ise olmayandır.
Analitik düşünce Varlığı belirli-Varlık, duyusal, özdeksel ya da şu ya da bu şekilde görgül bir Varlık yaparak düşünür, ve düşündüğünün kendisini düşünceden ayırır.
Varlık düşüncenin
en son soyutlaması
olarak görüldüğünde onu görgül (duyusal, özdeksel, cisimsel, kısaca uzaysal-zamansal) olarak düşünemeyiz, ve Varlık ya da yalnızca Olma dediğimiz şey bütünüyle belirlenimsizdir, şöyle ya da böyel olma, şöyle-Varlık ya da böyle-Varlık, şöylelik ya da böylelik değil, ama genel olarak 'Olma'dır — Varlık olarak Varlık.
Kavram ve Bilgi
Kavram ve Şeyler arasındaki ilişki açısından Anaxagoras "Kavram Şeylerin özüdür" (= Nous Evrenin Özüdür) bildiriminde bulunur. Kavram ve Şeyler arasındaki bu özsel bağıntıyı, evrenin ussal olması gerektiği düşüncesini mantıksal olarak tanıtlamamış, ama yalnızca ileri sürmüştür. Düşüncenin Şeylerin doğasını ya da özünü anlattığı görüşü, bir görüş (doxa) olarak, tanıtlama (ya da çürütme) gereksinimindedir.
Kavramın nesnel ve evrensel imleminin olduğunu, yalnızca bizim öznel ve bireysel düşüncemiz olmadığını tanıtlamak — bu tanıtlama ontolojinin ve epistemolojinin bir olduğunun tanıtlamasıdır. Soyut Kavram salt kendi ile ilişki içinde görülen, hiçbir içeriği, sınırlaması, olumsuzlaması olmayan bir belirlenimsizliktir. Kavram (aslında tüm Kavramlar) böyle düşünüldüğünde onun için (ve onlar için) ileri sürülebilecek biricik belirlenim var olduğudur, çünkü var olmak yalnızca var olmaktır, hiçbir belirlenim ile yüklü olmamaktır.
Kavram ve Varlığın birliği bizi yalnızca soyutlamaların birliğine götürür. Kavram durumunda soyutlama yalnızca onun duyusal, fiziksel olmadığını anlatmakla kalmaz, ama özsel olarak onun ilişkisiz, olumsuzlamasız, böylece belirlenimsiz olduğunu anlatır, ve bu ise onu Varlık ile bağlayan mantıksallıktır.
Ama ne felsefe ne de gerçeklik bu soyutlama düzleminde kalır. Kavramın Kavram olarak bilgi olduğunu yadsımayı isteyebiliriz. Ama Kavram salt Kavram olarak ve böylece Varlık olarak yalnızca başlangıçtır, ve bir başlangıç ise soyutlamanın doruğudur. Bilgi Kavramın somutluğunu, içeriğinin bütün bir varsıllığı içinde açınımını gerektirir. Soyutlama bu içeriğin soyutlanmasıdır ve hiç kuşkusuz yapaydır, analitiktir. Kendinde somut olan Kavramın açınımı, kendinde nesnel olan bu süreç felsefede ve felsefe tarihinde bir kez de bizim için ve bizim tarafımızdan yeniden üretilir. |